Sözcüklerin bilinmeyen yönleri ortaya çıkıyor…
Kelimelerin dünyasına yolculuk
Türk Dil Kurumu’na göre etimoloji; köken bilim ya da köken bilimi, bir dildeki sözcüklerin kökenlerini ve bunun bir gereği olarak o dilin diğer dillerle ve o dili konuşan toplulukların geçmişten bugüne diğer topluluklarla olan kültürel ilişkisini araştırır. Sözlükteki anlamı ilk etapta kulağa biraz anlaşılmaz gelebilir ancak örnekleri ve yaşanmışlıkları okuyunca yolculuğunuz daha keyifli olacaktır.
Amerikalı dilbilimci Edward Sapir “Toplumda madde ve kavram olarak var olan her şey dilde de vardır. Kültürel ve tarihi miras, ancak dil aracılığıyla yeni kuşaklara aktarılır. Dil, kültürel muhtevanın bir ansiklopedisi, hazinesi ya da sözlüğü gibidir.” der.
Aklımıza takılıp da acaba anlamı nedir deyip sözlüğe baktığımız kelimeler kim bilir ne yollardan geçmiş de sözlükteki anlamını kazanmıştır.
Bunu düşününce aklıma beni çok etkileyen Oxford İngilizce Sözlüğünün yazım hikayesi gelir. 1800’ lü yılların ikinci yarısından itibaren yazımına başlanmıştır. Kelimelerin toplanması, araştırmaların yapılması, ciltlerin sıraya dizilmesi neredeyse yetmiş yılı aşkın bir zamanı kapsamıştır. Bu zaman diliminde çekilen sancıları hissetmemiz pek mümkün olmasa gerek. Ez cümle sözcüklerin sürdüğü yaşam yolculuğunu anlatmak için insan ömrü kafi gelmeyecektir.
Bu alanda yapılmış araştırmaları, yazılmış bilimsel makaleleri merak edenler için ayrıca bir yazı dizisi yahut bir kaynakça paylaşımı da yapılabilir elbette. Ancak benim buradaki amacım günlük hayatta kullandığımız, dilimize pelesenk olmuş kelimeleri seçip kökeni, uğradığı değişim ve cansız olduğunu düşünsek de (ki dil canlı bir varlıktır ve daima gelişir, değişir.) bir kelime üzerindeki yaşanmışlıkları aktarabilmektir.
Kelime oyunlarını, bulmaca çözmeyi ve sözcüklerin kökenine inmeyi sevenler için hoş bir yazı dizisi sizleri bekliyor olacak. Eğer hiçbiri ilgimi çekmiyor diyorsanız genel kültürünüze katkı sağlayacağından şüpheniz olmasın.
Bol istifadeli keyifli okumalar.
Her hafta farklı bir kelimenin ardına düşüp gideceğimiz bu yolculukta ilk durağımızın adı sevda…
Sevda kelimesinin kökeni
Sevda Arapça kökenli bir sözcük olup svd kökünden gelmektedir. Kelime anlamı Arapça “kara şey, kara safra” olarak bilinen sevda hastalığa tutulma halini anlatır.
Yunanca’daki karşılığı ise “melankoli” olan kelimenin sev-mek fiili ile olumlu bir bağı yok gibi gözükse de sevginin insanoğlundaki dozunun sevdaya tutulma boyutuna gelmesi aslında tam olarak melankoli halini yansıtmaktadır.
Bir rivayete göre Türkçe’deki sevda sözcüğü daha doğrusu kişiyi hasta eden kara sevdaya tutulma hali pek muteber Hipokrat’ın ortaya attığı bir tezin tıp bilimi sayesinde kanıtlanmasıyla daha mantıklı bir açıklamaya bağlanmıştır.
Rivayet şudur ki;
Hipokrat insan vücudunda dört hayati sıvı olduğunu ve bunlardan birinin de kara safra olduğunu söyler. Bu sıvılardan herhangi birinin yapısı, oranı, dengesi değişirse insanın fiziki ve ruhi sağlığının bozulacağını belirtir.
Kara safra denilen sıvının da karaciğer tarafından salgılandığı ve eski Yunan bilgelerinin karaciğerin duyguları yöneten bir organ olduğunu söylediklerini de rivayetlerden öğreniyoruz.
Ne diyelim madem ki aşk, nefret, öfke, sevgi, tutku gibi kıymetli duygularımızı o yönetiyor;
Sevgiyle ve muhabbetle kalınız, zira bir sevdadır yaşamak..
Estimated reading time: 2 dakika