Gece kelimesinin anlamı
Çok eski tarihlerden günümüze kalan kaynaklara bakıldığında kelimenin kökeni “keçe” olarak karşımıza çıkar. Bu da “ geçe, geç vakit, dün” anlamında kullanıldığını gösterir. [Irk Bitig] Başka kaynaklarda “geride kalan” anlamında da kullanıldığı görülüyor.
Kelimenin ardına gizlediği anlam kısacık, geçmişine bakıldığında bir yaşanmışlık bir mazi barındırmıyor lakin insanoğlunun ardında anlam kazanıyor, her insan da farklılaşan bir anlam…
Peki “gece” deyince sizin zihninizde canlanan kırıntılar neler???
Gün ışığının hızıyla yaşanan tüm rutinler son bulup da güneş başka diyarları aydınlatmak için usulca çekildiğinde ve biz duvarlarımıza kokusu sinen sessizlikle birlikte kalırız gece ile başbaşa. Tüm rutinlerin bitişiyle iç sesimiz de geceye bir şeyler anlatmaya başlar. Fizyolojik psikolojik ne derdi ne sevinci ne sırrı varsa döker içini geceye. İşte bu yüzden belki de gece hepimizin sırdaşı değil midir?
Kimseye söyleyemediklerimizi geceye fısıldarız. Kimseyle edemediğimiz kavgayı onunla ederiz. Kimseyle çözemediğimiz sorunlarımızı onunla çözer, yaralarımızı onunla sararız. Belki de budur ruha şifa olan kim bilir.
Sadece olumsuz duyguların dışavurum zamanı değildir elbette ki gece. En özel günlerin hazırlıkları; düğün, bayram, doğum, sevgiliyle vuslat zamanlarında da gecedir bizleri kucaklayan. Bu sefer gecemize ortak ettiklerimizle kalabalıklarla sarar etrafımızı ve paylaşır duygularımızı.
“Dün” demişler geceye eskiler. Halbuki yaşadığımız o an gece vakti ise neden dün diye anlamlandırmışlar ki? Çünkü gece olunca hep dün düşer gecenin ortasına. O dün belki bir önceki günü belki de 30 sene önceki dünü kasteder. Değil midir ki yaşlılar hep gece çoluk çocuk etrafına toplanınca başlarlar kendi dünlerini anlatmaya. Sevdalarını, kavuşmalarını, çocukluklarını, gençliklerini ama hep dünlerini…
Biz küçükken evimizin sobalı salonunda elektrikler kesilip de dedemin antika gaz lambasının ışığına kaldığımızda çöken gecenin muhabbetleri bize en güzel dünleri bıraktı. Belki de bu yüzden gün ışığının hızıyla yaşanan tüm rutinler son bulup da güneş başka diyarları aydınlatmak için usulca çekildiğinde şimdi yanımda olmayan o gaz lambasının hatırına severim loş aydınlıkları. Güzel dünlerde yaşamak güzel geceler biriktirmektir.
Haydi kapatın ışıkları, açın sonuna kadar perdeleri ve yıldızların ışığı ile dalın gece yolculuğunuza ve bakın ne kadar derinlere gidip ne kadar dünü bugüne getirebildiğinize…
Belki 8 belki 9 yaşlarında bir kız çocuğu; balkonlarını hanımeli ve zakkum çiçeklerinin sarmaladığı pembe boyalı iki katlı evin ikinci katında dedesinin anılarını dinlerken dizinin dibinde elektrikler pıt diye kesilir. Her elektrik kesildiğinde yaptığı gibi dedesinin talebi üzerine titrek ışıklı gaz lambasını salonun ortasına arz eder ve gecenin güzelliği loş ışıkla birlikte salonu doldurur. Bir tek yıldızlar vardır geceyi aydınlatan bir de o titrek ışıklı gaz lambası. Varın siz hayal edin geceyi ışıldatan o hatıraları…
Muhabbetle…